Yaşam yolculuğunuz boyunca her şeyi olumlu yanıyla görüp deneyimleme fikri, gerçek dışı ve uygulanması zor bir seçimmiş gibi gözükebilir. Çünkü yaşam; tabiatı oluşturan her bir zıtlığı içinde barındıran, kolaylıkla ve neşeyle gelen durumların yanı sıra zor ve baş etmesi güç olaylardan da oluşan bir deneyimler bütünü. Zorlu durumlarla baş etmenin yollarını ararken kendinizi yorgun hissetmeniz oldukça normal ve anlaşılır. Ancak kendinizi olumsuz deneyimlerin akışını bırakmak ve yaşamınızın benzer örüntülerle devam edeceğini kurgulamak, enerji akışınızı negatif yönde beslemekten başka bir işe yaramaz. Bu noktada enerji akışınızı negatif enerjilerden arındırmanın, eylemlerinizi besleyen düşüncelerin zemininin farkına varmanın ve niyetlerinizi doğru bir şekilde talep etmenin gerekliliğini vurgulayan çekim yasası ilkelerine kulak verebilirsiniz.

Çekim Yasası Nedir?

Çekim yasası, özünde "düşünce gücüne ve tüm düşünce biçimlerinin evrenin işleyişine olan etkisine odaklanan bir felsefe" olarak tanımlanabilir. Olumlu düşüncelerin olumlu eylemlere ve sonuçlara, olumsuz düşüncelerinse olumsuz eylemlere ve sonuçlara yol açabileceğini savunur. Ayrıca salt her hayal ettiğini gerçekleştirme gibi bir yaklaşımdan ziyade belirli ilkelere bağlı olarak çalışır. Çekim yasasının temel üç ilkesini şöyle açıklayabiliriz:

  • İlk ilke olan "Benzer benzeri çeker.", evrendeki her var oluşun evrensel bir yaşam enerjisi taşıdığı fikrinden hareketle bireylerin enerjilerine göre yaşamlarına olumlu ya da olumsuz enerjileri çekebileceği düşüncesi üzerine şekillenir. Bireylerin yaşamları, hayatlarına dâhil ettikleri insanlar ve başlarından geçen olaylar, düşüncelerinin oluşturduğu olumlu ya da olumsuz enerjiyi yansıtır. Örneğin "iyi niyetli olma" niyetine sahip bir birey, yaşamına iyi niyetli insanları çeker. Negatif bir enerji akışından beslenen niyetlerse beraberinde olumsuz koşulları ve durumları getirir. Bu noktada Dr. Joe Dispenza'nın "Dış dünyanız, içsel gerçekliğinizin bir parçasıdır." cümlesi, bu ilkeyi daha kolay bir şekilde benimsemenize yardımcı olabilir.
  • Çekim yasasının ikinci ilkesi olan "Tabiat boşluk kabul etmez.", etherin dâhi boşlukla tanımlanamayacağı ve insan tabiatının daima pozitif ya da negatif bir enerjiyle dolu olacağını ifade eder. Bu bağlamda ilke, bireylerin bilinçsiz bir şekilde olumsuz düşüncelerle kapladığı zihinlerini temizlemelerinin gerekliliğini vurgular. Olumsuz düşünceleri olumlu düşüncelere dönüştürme ve zihnin pozitif enerjiye hizmet eden düşüncelere ev sahipliği yapması fikrini önemli kılar.
  • Son ilke olan "Şimdiki zaman her zaman mükemmeldir.", bireyin zihnen burada ve şu anda kalarak geçmişten gelen olumsuz düşüncelere ya da gelecek kaygılarına alan açmadan yaşamasını öğütler. Çünkü geçmiş ve gelecek zamana ait olumsuz düşünceler, bireyin kaygı seviyesini yükselterek anda kalmasına engel olabilir. Ancak bu noktada olumlu deneyimlerin yanı sıra zorlu süreçlerin ve dönüşüme kapı aralayan negatif durumların da varlığının kabulüyle hareket etmek önemlidir. Aksi takdirde birey, toksik bir pozitiflik sergilemeye başlayabilir.

Yaşam, birbirine bağlı eylemlerle somut bir gerçekliğe kavuşsa da eylemleri var eden ve şekillendiren düşüncelerdir. Bu bağlamda yaşam enerjinizi dönüştürebilmeniz için ihtiyacınız olan, çekim yasasının "Ne düşünürsen o olur." mottosundan hareketle zihinsel farkındalık kazanarak niyetlerinizi birin ve bütünün hayrına olacak şekilde belirleyebilmek. Peki, çekim yasası nasıl uygulanır?

Niyetlerimizi Belirlerken Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Çekim yasası ve yasanın ilkeleri; bilincinizde ve bilinç dışınızda yer edinmiş tüm düşüncelerinize, değerlerinize, ihtiyaçlarınıza ve isteklerinize göre çalışır. Bu noktada niyetlerinizi gerçekleştirebilmek için en etkili çekim yasasının ne olduğunu merak ediyor olabilirsiniz. Oysa en etkili yöntemi öğrenmekten ziyade yaşamınızı pozitif enerjilerle şekillendirmenizi ve dharma'nıza ulaştıracak eylemleri keşfetmenizi sağlayacak tüm düşünce biçimlerine, öz benliğinize odaklanarak ulaşmanız daha önemli.

Zihinsel süreçlerinizi her zaman, her şeyin olumlu yanını görmenize alan açacak bir farkındalıkla yönetebilmek için uygulayabileceğiniz çeşitli çekim yasası yöntemleri var. Bu çekim yasası örneklerinden bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:

Cümlelere Ben Zamiriyle Başlayın

Niyet cümlelerinize, kurduğunuz her cümlenin bilinç dışınızı ve düşünme biçiminizi etkilediğini unutmadan, spesifik zamirler kullanarak başlayın. Örneğin niyetiniz iş yaşamında başarılı olmaksa "Ben mesleğimde başarılı olmak istiyorum." şeklinde spesifik ve doğru zamirlerle niyette bulunun. Böylece hem kendinize hem evrene ne istediğinizi açıkça ifade etmiş hem eylemlerinizi daha net bir şekilde belirlemiş olacaksınız.

Basit, Kısa ve Olumlu Cümle Yapılarını Kullanın

Zihninizde oluşan ve dile getirdiğiniz her cümle, evrende bir enerji akışı oluşturur. Bu noktada enerji akışı, "aklınızdan geçen şeyin gerçekleşmesine yönelik ilk adım" gibi düşünülebilir. Gerçekleşmesini ve dönüşmesini istediğiniz düşünce ve eylem her neyse, en basit hâliyle niyet ettiğinizde, müdahalede bulunamadığınız bilinç dışınız tarafından aynı şekilde kayıt altına alınır. Dolayısıyla niyetlerinizi dile getirirken basit, kısa ve olumlu cümlelere yöneldiğinizde düşünce gücü ve çekim yasası, amaçlarınızı ve isteklerinizi pozitif yönde beslemeye başlar.

Niyetlerinizi Sık Sık Yüksek Sesle Dile Getirin

Çekim yasasına dair "Bir şeyi çok istersen olur mu?" sorusunun cevabı çok merak ediliyor. Yaşamınızda gerçekleşmesini gerçekten istediğiniz şeyleri ilk defa yüksek sesle kendinize ya da bir başkasına dile getirdiğinizde çok heyecanlandığınızı hissettiğiniz o zamanları hatırlayın. Niyetleriniz hakkında ne kadar çok düşünüp konuşursanız niyetinizi gerçekleştirebilmek üzere o kadar çok harekete geçme isteği duyarsınız. Bu noktada önemli olan, niyetlerinizin bütünün hayrına mı olduğunu yoksa salt bireysel iyiliğinizi mi gözettiğini düşünmenizdir. Niyetlerinizi dile getirirken cümleye "Hayırlısı olsun." veya "Her şeyin hayırlısı." ifadeleriyle başlayarak evrene niyetinizin bütünün hayrına olacaksa gerçekleşmesini istediğiniz enerjisini yayabilirsiniz.

Cümlelerde Şimdiki Zaman veya Geniş Zaman Kipi Kullanın

Çekim yasasının "Şimdiki zaman her zaman mükemmeldir." ilkesinden de hareketle niyetlerinizi belirlerken şu ana ya da geniş zamana işaret eden ifadeler kullanın. "Ben sağlıklı yaşayacağım." yerine "Ben sağlıklı yaşıyorum." gibi geçmiş ve gelecek zaman çekimlerinden arındırılmış ifadeler kullanarak zaman kavramı olmayan bilinç dışına net ifadeler göndermiş olursunuz. 

Görselleştirme Çalışması Yapın

Görselleştirme, zihninizde cümleler olarak yer edinmiş çekim yasası olumlamalarını somutlaştırarak niyetlerinizi gerçeğe dönüştürmenize yardımcı olabilir. Bunun için niyetiniz gerçekleştiği zaman kendinizi içinde görmek istediğiniz o anı ayrıntılı bir şekilde kurgulayarak aklınıza yerleştirin. Niyet ettiklerinizi zihninize ya da doğrudan bir kâğıdın üzerine resmedebilirsiniz. Kolaj tekniği kullanarak hayal panosu da hazırlayabilirsiniz.

Kuantum Enerjisini Kullanın

Basit ve olumlu ifadelerle yüksek sesle ve şimdiki zaman kipiyle oluşturduğunuz çekim yasası cümlelerini sık sık tekrar etmeye başladığınızda "kuantum tanecikleri" denilen titreşimler oluşmaya başlar. Evrenin akışını değiştirme gücü olan kuantum enerjisini istediğinizi elde etmek için kullanabilirsiniz.

Kutsal İnanışlarda Niyet Etmenin Gücü

Çekim yasası, ilk olarak 20. yüzyılın başlarında New Thought hareketinde kullanılmış bir kavram. Yine de çekim yasası örneklerine ve niyet etmenin gücüne Antik Çağ düşünürlerinin cümlelerinde ve kadim Doğu öğretilerinde tanıklık edebiliyoruz.

Budizm öğretilerinde çekim yasasına dair doğrudan bir ifadeye rastlamamakla birlikte Buddha'nın "Olduğumuz her şey, düşündüklerimizin bir sonucudur." cümlesi, düşüncenin ve niyet etmenin gücünü vurgular nitelikte. Şiddetsiz direnişin sembolü hâline gelen Mahatma Gandhi'nin "Düşüncelerine dikkat et, duygulara dönüşür; duygularına dikkat et, davranışlara dönüşür." ifadesi, düşüncenin evrendeki temsilini ve çekim yasasının etkisini yansıtır.

19. yüzyılda ezoterizm(batınîlik) ve teozofi alanında çalışmalar yürüten Helena Petrovna Blavatsky, düşüncelerin bireyin özünde kim olduğunu ve eylemlerini belirlediğini dile getirir. Blavatsky'nin yaklaşımı, çekim yasasının tecrübeleri ortaya çıkartan yaşam deneyimlerinin bireyin kendi sınırlarını aşarak elde ettiği düşüncelerden oluştuğunu anlatır.

Siz de kutsal inanışlarda da önemli bir yeri olan çekim yasasını hayatınıza dâhil edebilir, pozitif enerjilerin ve olumlu niyetlerin potansiyellerini keşfedebilirsiniz.