Çok boyutlu insan-evren ilişkisini içeren Toltek bilgeliği, fiziki ve ruhani enerjinin evrensel yasalara dayanan tek bir kaynaktan üretildiği inancı üzerine kuruluyor.
Bir ideolojinin ötesine geçen bu yaşama sanatı, öz şefkat ve huzuru keşfederek kişisel bütünlüğe ulaşmanın anahtarı olarak görülüyor.
Bu canlı öğretiyi dünya ile tanıştıran Don Miguel Ruiz, geleneksel Toltek şifacısı bir aileden geliyor. Ailesinin şifa pratiğini takip etmek yerine modern tıp eğitimi alan Ruiz, hayatını değiştiren bir deneyim sonrasında Toltek bilgisini paylaşmaya başlıyor. Dört Anlaşma: Toltek Bilgelik Kitabı isimli eseri ile Ruiz, kişisel özgürlük arayışında görevlendirilmiş bir öğretici sıfatıyla bize sesleniyor.
Günümüzde modern psikoloji, olumsuz inançları sorgulatarak düşünce kalıplarını ve davranışları değiştirmeye odaklanır. Zira devamlılık gösteren düşünce kalıplarımız, tüm yaşam deneyimimizi etkileyebilir. Çözüm odaklı yaklaşımı ile bu bilimsel tekniğe dikkatli bakıldığında 3.500 yıl öncesinin bilgeliğinin izleri fark edilebilir. Doyuma ulaşmanın yollarını aradığımız kişisel yolculuğumuzun öncesinde keşfedilen çözümler, evrensel öğretiler şeklinde kuşaktan kuşağa aktarılır.
Dünyanın dört bir yanında değişik geleneklerle aktarılan kadim bilgiler, dönüşümün içimizde başladığına işaret eder.
Tıpkı bilişsel psikoloji metotlarında etkisini görebildiğimiz Toltek bilgeliği gibi. Antik Toltek bilgeliği, basit ancak güçlü felsefesi ile modern insanın doğru yaşam arayışına kılavuzluk eder.
Toltek Nedir?
Toltekler medeniyeti, ezoterik bilgileri araştırıp koruyan naguallar (bir tür şaman) ile sanatçılardan oluşan bir topluluk tarafından inşa edilmiş. Toltek, bugünkü Meksika topraklarında yaşadıkları kabul edilen ve kadim spiritüel bilgilere sahip gelişmiş bir uygarlık olarak tanımlanıyor. Nesilden nesile aktarılarak korunan Toltek sırrı, Aztek ve Maya’lara kadar uzanıyor. Antik Toltek mitolojisi, Tolteklerin tarihin en eski uygarlıklarından biri olduğunu gösteriyor. Antropologlar Toltekleri bir ırk olarak tanımlasa da Toltekler daha çok bir topluluğu andırıyor. Şamanlık bilinci ile korunan Toltek felsefesi, bugün bir kısım Meksika Kızılderilileri tarafından hala uygulanıyor.
Toltek Bilgeliği Bize Ne Anlatıyor?
“Toltek iç özgürlük rehberi” olarak nitelendirilen bu kitap, bizlerle geleneksel bir şifacının bilgeliğini paylaşıyor. Mutluluk ve sevgiyi fark etmenin yollarından bahseden Toltek Bilgelik Kitabı, pratik uygulamalar içeriyor. Ruiz, yumuşak kelimeleri ile hepimizin sahip olduğumuza inandığı içimizdeki Toltek’i adeta uyandırmaya çalışıyor. Dört Anlaşma kitabı, bizi mutluluk arayışında güçlü bir iradeyle bireysel gücümüzü keşfetmeye davet ediyor.
Dört Anlaşma
Ruiz, dünya çapında bir kültürel ikona dönüşmesini sağlayan Dört Anlaşma’nın öncesinde rüya kavramını şöyle açıklıyor:
“Toltek bilgeliği, hayatı yaradılıştan bu yana uyanıkken görülen bir rüya olarak tanımlar. Toplumsal insanlık rüyası ise atalarımızın milyarlarca küçük kişisel rüyasının bütününden oluşur. Biz doğmadan yüzyıllar önce şekillenen bu rüya; tüm toplumsal kuralları, yasaları, kültürel ve dini inançları barındırıyor. Tolteklere göre dünyaya gözlerini açan her insan, bu insanlık rüyasını öğrenme kapasitesi ile doğuyor. Ve varoluşu boyunca insan, bu toplumsal rüyanın sayısız kuralına odaklanarak kendi rüyasını yani hayatını yaşıyor.”
Ruiz; doğuştan gelen saflığımızı, neşemizi ve sevgimizi hatırlatmak için yetiştirilme tarzının etkilerine odaklanıyor. Bir dizi bilinçsiz talimatla dayatılan standartları nasıl içselleştirdiğimize dikkat çekiyor. Zihinlerimize empoze edilenlere karşın, vahşi ve savaşçı ruhumuzu bu prangalardan kurtarmayı teklif ediyor. Toplumsal rüya ile yaratılan inanç sisteminin bizi dahil ettiği anlaşma yerine, daha sağlıklı seçimlerin olasılığından bahsediyor. Dört Anlaşma öğretisi ile Ruiz, bizlere toplumsal rüyanın ötesinde bir özgürlük vadediyor.
1. Anlaşma:
Sözcüklerine Dikkat Et
Birinci anlaşma, dört bilgelik içinde uyulması en zor olan anlaşma olarak nitelendirilir. Bununla beraber bu ilk anlaşma, tek başına oldukça büyük bir dönüştürücü güce sahip. Bu güç, sözcüklerin yaratma kudretinden kaynaklanır.
Kendinizi ifade ederek iletişim kurmanızı sağlayan sözcükleri, yaşamı şekillendiren birer armağana dönüştürebilirsiniz.
Çünkü hangi dilde konuşuyor olursanız olun, niyetiniz sözcüklerle şekillenir. Sözcük seçimlerinizde göstereceğiniz dikkat ve seçicilik sonucunda hayatınıza daha fazla güzellik ve sevgi katabilirsiniz.
Sigmund Freud’un da söylediği gibi kelimeler sihir yapar. Kelimeler aracılığıyla herhangi birini dünyanın en mutlu ya da en kederli kişisine dönüştürme gücüne sahipsiniz. Bu nedenle sözcükleri özenli bir seçicilikle kullanmaya başladığınızda artan farkındalık, içsel bir dönüşüme yol açabilir. Doğru sözcükler önce zihninizde, sonra hayatınızda şefkat ve sevgi tohumları yeşertebilir; hayatınıza güzellik katabilir. Sözcüklerin önemini gerçekten kavradığınız zaman, duygusal zehirden arınmış bir iletişim dili geliştirebilirsiniz.
2. Anlaşma:
Hiçbir Şeyi Kişisel Algılama
Birinci anlaşmanın temelinde incitmemek varken ikinci anlaşma, kendimizi incinmekten nasıl koruyacağımızı öğretir.
Her hareketimiz ve her sözümüz kendi biricikliğimizden doğan eşsiz bir bakış açısı içerir. Benzer şekilde diğerlerinin davranışları da kendi bakış açılarını yansıtır.
Bakış açıları kişisel olduğu için kişilerin kendi öznel gerçekliklerini yansıtır. Bu sebeple etrafımızda olan biten her şeyi kişisel algılamak çatışma doğurur. Her şeyin merkezine kendinizi koyduğunuzda gücenebilir, tepkisel olarak kendinizi savunmaya girişebilirsiniz. Oysa etrafınızdakilerin görüşlerinin sizi tanımlamadığını fark etmek, neye inanacağınızı seçmenizi sağlar. İkinci anlaşma, sadece kendi hareketlerinizden sorumlu olduğunuzu hatırlatarak başkalarının bakış açısından etkilenmemenizi sağlayabilir.
3. Anlaşma:
Varsayımlarda Bulunma
Varsayımlarda bulunmak, yanlış anlamayı ve kişisel algılamayı da beraberinde getirir. Yaşantınızdaki tüm keder ve üzüntünün altına dikkatlice baktığınızda varsayımları görebilirsiniz.
Varsayımda bulunmak, belirli bir süre sonra gerçekliğine inandırarak sizi hakikatten uzaklaştırır.
Varsayımlar ile beslenen beklentiler, gerçekliğinizi objektif olarak şekillendirmediği için hayal kırıklığı yaratabilir. Diğer insanların ne hissettiğini ve ne düşündüğünü varsaymak, kırıcı sonuçlar doğurabilir. Varsayımlarda bulunmak yerine soru sormak, cesaret verici bir alışkanlığa dönüşebilir. Hem kendinizi net bir bir biçimde ifade etmek hem karşınızdakini açıkça anlamak için bazen sadece soru sormanız yeterli olabilir.
4. Anlaşma:
Yapabildiğinin En İyisini Yap
Dördüncü anlaşma, ilk üç anlaşmayı eyleme geçirmeyi gerektirir. Yapabileceğinizin en iyisini yapmak, daha anlamlı bir yaşam sürmenize yardımcı olabilir. Elinizden gelenin en iyisine odaklandığınızda her eylem, bir zevke dönüşür. Günün koşullarına ve spesifik şartlara bağlı olarak en iyisini yaptığınızı bilmek, tarifsiz bir tatmin hissetmenizi sağlar. Herhangi bir ödül ya da kazançtan bağımsız bu asil çaba, size paha biçilemez bir iç huzur yaşatır. Hiçbir pişmanlığa mahal bırakmaksızın elinizden geleni yapmak, kendinizi olduğunuz gibi kabul etmenize de yardımcı olabilir. En iyisini yaparak, harcadığınız zamana ve emeğinize öncelikle kendiniz saygı gösterebilirsiniz.
Herhangi bir çabanız olumsuz sonuçlansa bile “en iyisini” yaptığınızı bilmek, farkındalığınızı arttırarak hatalarınızdan ders çıkarmanızı da sağlayabilir.