avidya

Klesha’ların İlki Avidya; Olan Biteni Olduğu Gibi Görememe Hali

Sanskritçe’de “zehir” anlamına gelen klesha, bir kişinin aydınlanmaya ulaşmasını ve samsara’dan özgürleşmesini güçleştiren engelleri ifade ediyor. Patanjali’nin Yoga Sutraları’nda klesha’lar ruhsal gelişimin önündeki engeller olarak tanımlanıyor. Klesha’ları aşmanın yolları ise meditasyon ve pranayama yani nefes egzersizleri gibi bilinci ve farkındalığı yükselten uygulamalardan geçiyor.

Patanjali’nin Yoga Sutraları’nda tüm acıların kaynağı olarak gösterdiği 5 klesha’yı ve tanımlarını ‘Ruhsal Yolda İlerlemenin Önündeki Engeller: 5 Klesha’ yazımızda  bulabilirsiniz.

Patanjali’nin Yoga Sutraları’nda tüm acıların kaynağı olarak gösterdiği 5 Klesha’nın ilki ise Avidya. Avidya, diğer dört Kelsha’nın temelini oluşturuyor. Bu nedenle diğer Klesha’ları engel olmaktan çıkarmak için öncelikle Avidya üzerinde çalışmak gerekiyor. 

Avidya, çevremizde, hayatımızda, zihnimizde olanları olduğu gibi görememe halini ifade ediyor.  Geçici, dünyevi ve egoyla bağlantılı şeyler ile, kalıcı, manevi ve gerçek konular arasında ayrım yapmayı güçleştiriyor. Olumsuz alışkanlıklara yol açan Avidya, değişimi önleyerek yüksek benliğin ortaya çıkmasını engelliyor.

Avidya, hem Budizm’de hem de Hinduizm’de yanılgı, sanrı veya cehaleti belirtmek için kullanılan Sanskri bir terimdir. Bazen “yanlış anlama” olarak tercüme edilir. Yogada ise Avidya, hata veya yanlış yapma anlamına gelmemekle birlikte cehaletin sözlük tanımının ötesine geçer.

Avidyā, “a” ve “vidya”nın bir birleşiminden oluşuyor. Vidya kelimesi, “bilmek, algılamak, görmek, anlamak” anlamına gelen Sanskritçe “Vid” kökünden türemiştir. Olumsuzluk ön eki olan –a ile avidya, “bilmemek, algılamamak, anlamamak” anlamına gelir.

Avidya, düşündüklerinizin veya hissettiklerinizin, ayrıca bunlara ulaşma şeklinizin gerçek olduğuna sizi inandırır. Zihninizin size alışkanlık olarak söylediği şeyleri fark ederek ve vardığı sonuçları sorgulayarak bu yanlış algıyı aşabilirsiniz. Ardından, biraz daha ileri gidderek duyguların düşünceleri, düşüncelerin de duyguları nasıl yarattığını ve sizin için oluşturdukları gerçekliğin tam olarak ne olduğunu fark edebilirsiniz: Oluşturdukları şey aslında bir kurgudur.

Kendi Avidya’nızı yakalamanın ideal zamanlarından biri, sabah uyandığınızda yüzeye çıkan ilk bilinçli duyguya konsantre olmaktır. Bu duygunun/düşüncenin, sizi nereye götürdüğüne dikkat edin. Elbette düşünce akışı ve onunla özdeşleşme alışkanlığı çok derinden köklenmiş olduğundan, neler olup bittiğini anlamak başlangıçta biraz çaba gerektirebilir. Ancak dikkatlice bakarsanız, bu tanımlama ve kendini özdeşleştirme mekanizmalarının otomatik pilotta çalıştığını fark edeceksiniz. Ruh hali, düşünce, hatta “ben” hissi bile bir döngü oluşturuyor. Bu noktada avidya da siz onunla özdeşleştiğiniz için ortaya çıkar. Başka bir deyişle, “Üzüntü” değil, “Üzgünüm” diye hisseder, “Harika bir fikir/his” değil, “Harikayım/Harika hissediyorum” diye düşünürsünüz. Fakat unutmamak gerekir ki Avidya “geçici olmayanı ebediyle, saf olmayanı safla, kederi mutlulukla ve Benlik olmayanı gerçek Benlikle karıştırmak” demektir. Bu yanılgı iç dünyada, alışkanlıkla bir fikri veya duyguyu “ben” veya “benim” ile karıştırmak anlamına geliyor. O zaman kendinizi iyi ya da kötü, aydınlık ya da karanlık, mutlu ya da üzgün olarak yargılamaya başlıyorsunuz. Ama bu duyguların hiçbiri aslında sizi tanımlamıyor. Geçiciler. Ancak bu yaklaşımın derin kökleri olması son derece normal; çünkü tanımlama ve özdeşleşme eğiliminizin geçmişi uzun yıllara dayanıyor. 

Avidya’nın dört çeşidi vardır:

  1. Geçici olanı ebedi sanmak.
  2. Saf olmayanı saf sanmak.
  3. Sefalet getirenin mutluluk getirdiğini düşünmek.
  4. Özde olmayanı benlik olarak kabul etmek.

Özetle avidya, derin bir alışkanlıktır; ancak neticede alışkanlıktır. Bu da niyetle, pratikle ve evrenin yardımıyla değiştirebileceğimiz bir şey olduğu anlamına geliyor. Gerçekliğe dair varsayımlarımızı sorgulamamıza neden olan her an, gözlerimizin önündeki perdeyi kaldırma potansiyeli taşır. Patanjali’nin Avidya hakkındaki sözü sadece cehalet sorununun bir tanımını yapmakla kalmıyor, aynı zamanda çözümün de anahtarını sunuyor. Geri çekilip ebedi ve kalıcı olduğunu düşündüğünüz şeyleri sorguladığınızda, hayatınızı oluşturan harika akışın farkına varmaya başlarsınız. “Mutluluğun gerçek kaynağı” odağınızı dış unsurların ötesine, mutluluk hissinin kendisine doğru genişletirsiniz. Ve sahte benlik ile gerçek benlik arasındaki farkı öğrenmeye çalıştığınızda, işte o zaman perde tamamen kalkabilir ve size sandığınız kişi olmadığınızı, çok daha parlak, çok daha geniş ve çok daha özgür bir varlık olduğunuzu gösterebilir.

Ayrıca Patanjali’nin Yoga Sutra’larında geçen 8 basamağı incelemek için ‘Yoga Felsefesinin Kurucularından Patanjali’ye Göre Yoga’nın Sekiz Basamağı ve Birlik Yolu‘ yazımızı okuyabilirsiniz.

Daha Fazla İçerik
Prophsee Journals
Ritüeller Hakkında Bilmeniz Gerekenler