Yaşam, iniş çıkışlarla dolu. Bazen ileriye doğru hızla akan hayat, bazen durup gözlemleme anlarını içerir. Bazen de seçtiğimiz yollar kendi içinde yeni yollar yaratır ve daha önce hiç gitmediğimiz yönlere doğru keşifler sunar. Yön değişikliklerinin sebepleri kişisel deneyimlere bağlı olarak şekillense de başlıca sebeplerinden biri, kuşkusuz, yaşamımızı sekteye uğrattığını düşündüğümüz sorunlar. Sorunların varlığı her ne kadar bütünsel yaşam pratiğini zedeler gibi görünse de aslında gelişimin açığa çıkmasını sağlayan önemli kırılma noktalarıdır. Sorunları değişim ve gelişimin temeline koyan Kaizen felsefesi de problemleri iyileşmenin ve iyileştirmenin önemli bir basamağı olarak görür. Peki, Kaizen felsefesi nedir?
Kaizen Felsefesi Neyi Amaçlar?
Kaizen; Japoncada “değişim” anlamına gelen “kai” ile “daha iyi ya da berrak olan” anlamını taşıyan “zen” kelimelerinin birleşiminden oluşan bir kavram. Kelimenin tümünün Türkçede ne ifade ettiğinden hareketle “Kaizen nedir?” sorusunu cevaplayacak olursak kavram, “sürekli iyileştirme” anlamına geliyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Japonya’da Masaaki Imai tarafından aslen bir yönetim felsefesi olarak geliştirilen Kaizen felsefesi; yaşam deneyimimizi dengeli bir düzleme getirebilmek adına aile, sosyal, iş ve eğitim yaşamımızda uygulayabileceğimiz tüm hayatı kapsayan bir felsefe.
Kaizen felsefesi; yaşamdaki her eylemin ve durumun radikal girişimler yerine aşamalı olarak ve ufak adımlarla iyileştirilebileceğini savunur.
Sürekli ve giderek artan bir formda yürütülen iyileştirmenin köklü ve önemli değişimlere dönüşeceği inancını taşır. Bu noktada da belirli tekniklerin ışığında sürekli hareket ederek kalıcı çözümlere ulaşabilmeye ve her şeyi daha iyi hâle getirebilmeye yardım eder. Japonya’da başlayıp tüm dünyaya yayılmış bir felsefe olan Kaizen, özellikleri gereği devamlı gelişme gayesini istikrarlı hareketlerle besler. Sürekli iyileştirme hareketinin temel amacıysa yaşamı dengeli bir bütüne ulaştırırken küçük adımlarla büyük değişimler geçirebilmektir.
Esasen finansal wellbeingle ilgili bir teknik olan Kaizen tekniği, ilk kez Toyota markasının üretim faaliyetlerinin “kalite çemberi” adı verilen grup tarafından yapılması ile pratik edildi. Felsefenin özelliklerinden hareketle kurulan kalite çemberi grubu; işe ilişkin sorunları tespit etmek, sorunların analizini yapmak ve sonunda sorunu çözüme ulaştırmak için bir araya gelen çalışanlardan oluşur. Kalite çemberinde akışı bölen bir sorunun ardından gelişimin kendini var edeceği düşünülür.
Kaizen Prensipleri Nasıl Uygulanır?

Kaizen felsefesi; tüm yaşam pratiklerinin daha iyi versiyonlarının olabileceği düşüncesinden beslenerek her şeyi en iyi versiyonuna ulaştırma yollarını arar. Kaizen kavramı her ne kadar yönetim felsefesi olarak iş yaşamını destekleyen bir kavram şeklinde ortaya çıksa da yaşamın her alanında uygulanması mümkün bir felsefe olarak görülebilir. Uygulanabilir olmasını sağlayan unsur ise belirli prensipler çerçevesinde harekete geçilmesini önermesinden gelir. Kavramın yaratıcısı Masaaki Imai’nin sürekli iyileştirme hareketini kolaylaştırıp uygulanabilir hâle getiren temel prensiplerini üç ana başlıkta sıralayabiliriz:
Sorunu Kabul Etmek
Yaşam, akarsuların yol alabilmek adına dağları aşındırarak kendine alan yaratması gibi, türlü engellere karşı harekete geçmeyi içinde barındıran bir deneyim bütünüdür. Burada önemli olan, önümüzdeki engeli fark edip kabul mü edeceğimiz yoksa görmezden gelip gelişme kaydetmeyi ret mi edeceğimizdir. Kaizen felsefesi, daima karşımıza çıkan sorunları fark edip kabul etmeyi önerir. Çünkü bu felsefe bireylerin, toplulukların ve tüm yaşam pratiklerinin en iyi versiyonuna ancak sorunları sorun olarak görüp kabul etme ve harekete geçme ile ulaşılacağını söyler.
Kaizen felsefesi esasen iş yaşamı ile ilişkili bir felsefe olduğu için sorunu kabul etme prensibi, elimizdeki maddi değerin farkındalığına ulaşmayı gerektirir. Sorunun kabulünün ardından harekete geçmek, maddi değerin karşılayabileceği büyüklükteki projelere yönelmeyi kapsar. Ancak maddi değer ve proje ilişkisinde de tek ölçütün ekonomik çıkarlar olmaması önemlidir. Birin ve bütünün iyiliğinin amaçlandığı bir hareket alanı yaratmak, sorunun çözümüne ulaşırken bir diğer prensip olan topluma fayda sağlamayı da içerisine alan holistik bir başarı ve tatmin duygusu yaşanmasına katkı sağlar. Japonların uzun ve mutlu yaşam sırrı olarak bilinen İkigai kavramına benzer şekilde şekillenen Kaizen; sorunun olmadığı yerde değişimin olmayacağını vurgular.
İkigai kavramı hakkında daha detaylı bilgi edinmek için “Yaşam Amacını Bulmak için İkigai Nedir?” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Topluma Fayda Sağlamak
Yaşanan sorunlar; bireyin ve toplulukların fiziksel, zihinsel ve ruhsal bütünlüğünü bozan irili ufaklı formlarda olabilir. Bu noktada her soruna Kaizen felsefesinin özelliklerini göz önünde bulundurarak yaklaşmak, bireyin toplumsal faydayı esas almasına katkı sağlar. Aynı zamanda bireysel hareketin -ister fiziksel ister ruhsal anlamda- yetmediği anlarda bireyin çevresinden destek istemesi, farklı görüşlerin ve iş birliklerinin gücüne sırtını dönmemesi önemlidir. Çünkü bireylerin -kişisel veya profesyonel iş yaşamında- başkalarının katkıda bulunmasına alan açması, pratiklerini paylaştığı kişilerin aidiyet duygusunun artmasına da yardımcı olur.
Paylaşımda bulunmanın yanı sıra Kaizen felsefesi; üretim ve tüketim ilişkilerinde toplumsal düzlemde nasıl bir etki uyandırdığımıza bakmamızı da ister. Tabiat sınırsız bir kaynak gibi görünse de Kaizen kavramı, her şeyin bir sonu olabileceğini unutmadan tüketim odaklı yaklaşıma son vermeyi önerir.
Tabiatın doğal akışına müdahalesiz ve bütünleşik yaşamaya yardımcı bir teknik olan Zen meditasyonu hakkında bilgi almak isterseniz “Zen Meditasyonu Nedir, Nasıl Yapılır?” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
Plan Yaparak Doğru Çözüm Araçlarını Fark Etmek
Kaizen felsefesi; ortaya çıkan sorunları, henüz keşfedilmemiş ve derinlerde yatan daha büyük sorunların gün yüzüne çıkmış hâlleri olarak görür. Bu bağlamda hem tüm yaşam pratiklerinin daha iyi versiyonlarına ulaşmak hem potansiyel sorunların üstesinden gelmek için PUKÖ döngüsüne bağlı hareket edilmesini önerir. Masaaki Imai, Kaizen felsefesini PUKÖ döngüsü üzerine kurar. “Planla, uygula, kontrol et ve önlem al” stratejilerine dayanan bu döngü, kalıcı çözümlerin sürekli bir hareketle sağlanacağını anlatır. Sorunların çözüme ulaşması için bakış açılarının değiştirilmesi ve doğru çözüm araçlarının keşfedilerek planlama yapılmasını gerekli görülür. Çözümü getirecek olan planın uygulanması ise tek başına yeterli değildir. Devamında planın işe yarayıp yaramadığını kontrol etmek ve aksi bir durumda açığa çıkabilecek benzer sorunlara yönelik önlemler almak, döngünün dengeli bir şekilde işlemesine olanak sağlar.
İş Yaşamında Kaizen Tekniği Nasıl Uygulanır?
Kaizen tekniği, tüm yaşam pratiklerine uygulanabilir bir felsefeyi kapsar. Ancak bu tekniğin ortaya çıkış amacıyla da paralel şekilde öncelikle iş yaşamına dair bir gelişim aracı olarak kullanıldığını söylemek mümkün. Kaizen felsefesi; profesyonel iş yaşamında verimlilik, kalite, çaba, araştırma ve iyileştirme kavramları üzerine kurulur. Toyota ve Ford Motor Şirketi gibi başarılı Kaizen örnekleri; başarının şirketlerin tüm çalışanlarını farklı alanlarda sürekli iyileştirme yaklaşımına dâhil etmesiyle mümkün olduğunu gösterir. Özellikle Ford’un 2006 yılında iflas etmek üzereyken Kaizen tekniğini kullanmaya başlaması ve markanın iyileşme yaşaması, Kaizen uygulama örnekleri arasında önemli bir deneyim olarak karşımıza çıkar. Kaizen tekniği, iş yaşamında PUKÖ döngüsüne bağlı birtakım yöntemlerin gerekli olduğunu düşünür. Bunlar:
- Çalışanları sorunların tespitine ve çözüm sürecine dâhil etmek,
- Çözümü test etmeye yardımcı olacak sunumlar ve pilot uygulamalar yapmak,
- Çözümün uygulanmasının ardından elde edilen sonuçları çalışanların iş birliğiyle analiz etmek,
- Tüm bu süreçlerin yürütüldüğü grupları zaman içinde değiştirerek çalışanların tüm süreçlere hâkim olmasını sağlamak.
Siz de yaşamınızı Kaizen felsefesinin sürekli iyileştirme amacına uygun şekilde düzenleyerek karşınıza çıkan sorunlara, gelişimin anahtarı olarak bakmaya başlayabilirsiniz. Unutmayın, en iyi versiyonunuza ulaşmak, değişimi kabul ve fark etmekle başlar.