JOMO (Joy of Missing Out); dijital dünyanın baskın bir rol oynadığı, kimi zaman da hüküm sürdüğü yaşamımızda giderek önem kazanan bir bakış açısı sunuyor. Günlük hayatın vazgeçilmez bir parçasını oluşturan teknoloji, yaşamın tam orta noktasında yer alıyor. Son yıllarda sosyalleşme ve eğlenme amacıyla hayatımıza hızlı bir şekilde dahil olan internet ve sosyal medya araçları, artık günlük alışkanlıklarımıza yön veren bir rol üstleniyor. Trendleri belirleyen, ne yiyeceğimize, ne içeceğimize ve ne giyeceğimize karar veren dijital dünya; sürekli olarak değişen sistemiyle adeta bağımlılık yaratıyor. Teknolojinin tek tıkla erişilebilir olmasıysa bu durumu kolaylaştırıyor. Öyle ki pek çok kişi günün büyük bir bölümünü sosyal medyada yapılan paylaşımlara göz atarak geçiriyor. Dikkatimizi çekmek için çeşitli yollar bulmakta zorlanmayan dijital dünya, bir şeyleri kaçırma korkusunu da beraberinde getiriyor. JOMO terimi ise sosyal medya ile aramıza sağlıklı bir mesafe koyarak kendimize ve hayatımıza karşı daha saf bir farkındalık oluşturmamıza yardımcı oluyor. Peki, JOMO ne demek?
JOMO Nedir?
JOMO kısaca “bir şeyleri kaçırma keyfi” olarak tanımlanabilir. Hayatımıza 2012 yılında giren JOMO, “Fear of Missing Out” kavramına yani FOMO’ya karşı geliyor. FOMO, kişinin sosyal medyada her an ortaya çıkabilecek gelişmeleri kaçırma korkusunu yansıtırken JOMO bu durumun tam zıttı bir anlayış benimsiyor.
Cebimizdeki akıllı telefonlar ve dijitalleşmeyle artık her şeyden anlık olarak haberdar olabiliyoruz. Biz istemesek dahi sürekli olarak karşılaştığımız reklamlar, bildirimler, sosyal medya paylaşımları ve mailler nedeniyle gerekli gereksiz her detaya maruz kalıyoruz. Günlük yaşantımızın vazgeçilmez bir parçası hâline gelen sosyal medya, bizlere yalnızca gelişmeleri haber vermekle kalmıyor. Adeta ne zaman, nerede, ne yapmamız ve nasıl yapmamız gerektiğini de söylüyor. Sık kullanım alışkanlığı ise sosyal medyaya ayırmadığımız her anı huzursuz ve endişe içerisinde geçirmemize sebep oluyor. Yeni bir bildirim almamak veya takibi bırakmak, sosyal medyayı yoğun olarak kullanan kişilerde dijital dünyada gerçekleşenleri kaçırma korkusu yaratıyor. JOMO, yani bir şeyleri kaçırmanın zevki kavramı ise bu korkunun önüne geçerek yaşamın gerçekliğine dönmeyi sağlıyor. Sosyal medyadan uzaklaşarak güzellikleri gerçek yönüyle deneyimlemeyi amaçlayan JOMO; mutluluk, güven ve heyecan gibi ihtiyacımız olan temel duyguları yaşamamızı da kolaylaştırıyor.
JOMO ve FOMO Farkı
Sırasıyla 2011 ve 2012 yıllarında ortaya atılan iki kavram olan FOMO ve JOMO, aslında her yönden farklılık gösteriyor. Birbirlerine karşıt olarak ortaya atılan bu terimler için ortak sayılabilecek tek yön ise ikisinin de dijital dünyanın bir getirisi olması şeklinde kabul ediliyor.
Bir şeyleri kaçırma, bir şeylerden geri kalma korkusu olan FOMO; sosyal bir anksiyete olarak kabul edilirken JOMO ise daha çok bu durumdan alınan zevk olarak tabir ediliyor. Sosyal medyadaki okul, eğitim, iş ve eğlence gibi karşılaştırmalar; kullanıcıları sık sık stres altına sokuyor. Bu dijital karşılaştırmalar ise zaman içerisinde bir bağımlılığa dönüşerek kişinin sosyal medyada ve internette daha fazla vakit geçirmesine neden oluyor. Bu bağımlılık durumu, kişilerin yaşamın dinamiklerinden uzak kalarak kendilerini dijital dünyanın bir parçası olarak kabul etmelerine yol açıyor. Heyecan verici olayları kaçıracağı korkusuyla büyük bir endişeye kapılan bu kişiler; yeni çıkan bir filmi hemen izlemek, popüler olan bir şarkıyı ilk dinleyenlerden olmak veya her konsere gitmek istiyor. Bu durum; telefonu elinden bırakmayan, internette çokça vakit harcayan ve sayfaları sürekli olarak yenileyen kişiler için bir takıntıya dönüşüyor.
JOMO ise FOMO’nun yarattığı tüm bu stresli durumların önüne geçmeyi amaçlıyor. Daha önce de belirttiğimiz gibi FOMO alışkanlığa döndükçe anksiyete gibi problemlere sebep oluyor. JOMO ise daha çok dijital dünyayla kişi arasına mesafe koyarak yaşamsal dengeyi kurmayı hedefliyor. Eksik kalmanın sevincini yansıtan JOMO kavramı, dijital detoks yöntemi ile kişinin her şeyi takip etme ve hiçbir şeyi kaçırmama isteğini engelliyor. JOMO sayesinde FOMO’nun yarattığı baskı ve zorunluluk duygusundan kurtulan kişiler, hayatın özüne dönerek daha neşeli ve huzurlu bir anlayış benimsiyor.
FOMO’yu JOMO’ya Çevirebilecek Önemli Alışkanlıklar
Eğer siz de bir şeyleri kaçırma korkusunun etkisi altındaysanız birkaç pratik yöntem sayesinde bu durumu büyük bir zevkle tam tersine çevirebilirsiniz. Dijitalleşmenin ve sosyal medyanın yarattığı olumsuzlukları pozitife çevirmek için bağlantınızı koparmayı ve kendi yaşamınıza daha fazla özen göstermeyi deneyebilirsiniz. Günlük yaşamınıza dahil edeceğiniz birkaç basit adımla JOMO’ya etkili bir başlangıç yapabilirsiniz. İşte, bir şeyleri kaçırmaktan zevk almanızı ve anda kalmanızı sağlayacak JOMO’yu deneyimlemek için benimseyebileceğiniz bazı alışkanlıklar:
Duyularınızı kullanın
Denizin sesini dinlemek, bahar çiçeklerinin ferah kokusunu duyumsamak, güneşin teni ısıtan sıcaklığını hissetmek ve kusursuz doğa manzarasının muhteşem görüntüsünü izlemek anda kalmamıza yardımcı olur. Duyularınıza daha fazla odaklanmanız, çevrenizde olup biten olayları da fark etmenizi sağlar.
Nefes alıp verin
Nefese odaklanmak, uçsuz bucaksız bir biçimde hareket eden zihni ana geri getirerek dikkatinizi tazeler. Art arda birkaç derin nefes alıp vererek ve farkındalığınızı nefeste tutarak dikkatinizin dağılmasına engel olabilirsiniz.
Tek bir şeye odaklanın
Zaman zaman hayatın yoğun temposuna yetişmek için çoklu görevler üstleniyor olabilirsiniz ancak dikkat dağınıklığını önlemek ve çevrenizde olan biten güzellikleri fark edebilmek için çoklu görevlere son vererek tek bir işe odaklanmalısınız.
Göz teması kurun
Sohbet ederken göz teması kurarak hızla akıp geçen zamanı yavaşlatabilirsiniz. Bu sayede anın keyfini doyasıya yaşayabilirsiniz.
Yiyeceklerinizi koklayın
Yiyecekleri tüketmeden önce koklamak, duyularınız üzerinde yüksek bir farkındalık geliştirir. Bu nedenle bir yiyeceği tatmadan önce koklayarak güzel bir alışkanlık kazanabilir ve zihninizi ana odaklayabilirsiniz.
Yürüyüşe çıkın
Yürüyüş yapmak bedeninizi fiziksel yönden aktif tutarken sizin zihinsel olarak rahatlamanıza da yardımcı olur. Yürüyüş aktivitesini düzenli olarak gerçekleştirmek günlük eylemlerden alacağınız hazzı da yükseltir.
Meditasyon yapın
Meditasyon için her gün kendinize birkaç dakika zaman ayırarak JOMO anlayışınızı geliştirebilir ve bunu bir alışkanlık hâline getirebilirsiniz.
Farkındalığınızı kendinize çevirin
Gün içerisinde herhangi bir an endişe duygusunu yaşayabilirsiniz. Bu gibi durumlarda ise nefesinize odaklanmak veya sakinleşip çevrenizde olup bitenleri fark etmeye çalışmak ana kolaylıkla geri dönmenizi sağlar.
Şükretmenin olumlu etkisini yaşayın
Size iyi gelen ve şükretmenize sebep olan her bir detayı not etmek, yaşamın güzelliklerini ve olumlu taraflarını daha çok fark etmenizi kolaylaştırır.
Siz de bu alışkanlıkları günlük rutinlerinize dahil ederek her bir anı büyük bir farkındalıkla yaşayabilirsiniz.