Yoga ve meditasyon pratiklerinde her zaman sözü geçen çakralar, vücudumuzun enerji bedenini bir başka deyişle spiritüel bedenini oluşturur. Bu enerji bedenimizi ortaya çıkaran çakra sistemi, fiziksel bedenimizin tam ortasında yer alır. Çakraların neler olduğunu ve hangi bölgelerde bulunduğunu bilmek, hayatın içinde karşılaştığımız durumlarda nerede zorlandığımızı çözmemize ve nasıl bir yol bulabileceğimizi anlamamıza yardımcı olur.
Çakralar, evrende oluşan bütün zıtlıkları bir araya getirme ve onları dengeleme konusunda bir köprü görevi üstlenir.
Dolayısıyla çakralarımızı dengelemek, hayat kalitemizi arttırır ve bizi daha farkındalıklı bireyler haline getirir.
Çakra Ne Demek?
Sanskritçede çakra kelimesi “tekerlek” anlamına gelir ve dönen enerji girdaplarına benzetilir. Bunun nedeni ise çakralarımızın enerji bedenlerimizi oluşturması olarak açıklanabilir. Çakra; ruh varlığı (yüksek benlik), kişilik (ego) ve fiziksel beden (biyolojik yapı) arasındaki bağlantıyı sağlayan denge ve enerji sistemlerine denir. Vücudumuzda yedi farklı çakra bulunur ve bu çakraların her biri, farklı bölgeleri temsil eder. Enerji bedenimiz, yani yüksek benliğimiz ve kişiliğimiz; çakra sistemi sayesinde fiziksel bedenimizle ilişki kurar.
Yüksek benliğimiz, kişiliğimiz ve fiziksel bedenimiz arasındaki bağlantının tam ve bütün olması; dengeli bir yaşam sürmemizi sağlar.
Ancak gerginlik, stres, büyük ya da küçük travmalar ile fiziksel rahatsızlıklar; çakralarımızdan birinin veya birkaçının bloke olmasına yol açabilir. Çakraların bloke olması ise enerjinin artık o bölgede çalışmaması anlamına gelir ve dolayısıyla bu enerjiyi yeniden dengelememiz gerekir. Böyle bir dengesizlik durumunda ise hangi çakrada blokaj varsa ona yönelik asanalar uygulanır ve tıkanan çakralar yeniden dengelenmeye çalışılır.
Binlerce yıllık kadim inançlarda omurganın tabanından başın en üstüne kadar yedi farklı enerji merkezi bulunduğuna inanılırdı. Bu enerji merkezleri, belirli noktalarda omurgalar üzerine yerleşir ve orada dikey olarak sıralanır. Tüm çakralar, yakınında bulundukları salgı bezleri tarafından kontrol edilir. Bu durum ruh halimiz ve duygularımızın çakra sistemimizle olan bağlantısını ortaya çıkarır.
Çakralar Neden Önemlidir?
Çakralar, vücudumuzun enerji ve denge merkezleri olduğu için hayatın akışı içerisinde kendimizle ve dış dünyayla olan etkileşimimizi temsil eder. Bu etkileşim içinde her çakra farklı bir rol üstlenir ve bulundukları sinir sistemi merkezleri ile onları yöneten salgı bezlerinden etkilenir. Fiziksel bedenimiz için gerekli enerjiyi almak ve dışarıya doğru bir şekilde aktarabilmek için çalışırlar. Ancak günlük hayatın içindeki stres, gerginlik, öz güven kaybı veya öz şevkat eksikliği gibi duygular; hem zihinsel hem bedensel rahatsızlıklara neden olabilir. Çakralardaki dengesizliğin kökeni ise çocukluk travmaları, geçmişte yaşanan olumsuz deneyimler veya normlaştırılan toplumsal kodlara bağlı olabilir. Tam da bu noktada bedenimizin, ruhumuzun ve zihnimizin bütünlüğü için çakraları dengelemek büyük önem taşır. Bir çakra yetersiz çalıştığında fiziksel ve duygusal anlamda kapalı olmayı da beraberinde getirir. Gereğinden fazla çalıştığında ise kişinin hayatında baskın bir güç haline gelir ve bireye zorlayıcı deneyimler yaşatabilir. Çakraların dengelenmesi için çakra taşı kullanılabilir; mudralardan, yoga duruşlarından ve reiki gibi şifalanma yöntemlerinden faydalanılabilir.
Çakralar Vücudumuzun Neresinde Bulunur?

Çakralar, vücudumuzda omurga tabanından başlayarak başın en üst noktasına kadar sıralanır ve her biri farklı bir bölgede yer alır. Kök çakra; omurganın tabanında bacaklar, ayaklar, makat ve kalın bağırsakta yer alır ve kemikler, dişler, tırnaklar gibi sert bölgelerle ilgilenir. Kök çakra, böbrek üstü bezleri ile ilişkilendirilir. Sakral çakra yani ikinci çakra; kalçalar, kuyruk sokumu, sırtın alt kısmı, yumurtalık ve prostat gibi üreme organları ile böbreklerde bulunur. Karın çakrası ise adını aldığı karın boşluğunda ve mide, karaciğer, dalak, safra kesesi gibi sindirim sistemi organlarında bulunur. Aynı zamanda otonom sinir sistemini etkiler. Kalp çakrası; sırtın üst bölümünde, göğüs kafesi ve göğüs boşluğunda, kalpte, akciğerlerde bulunur. Timus salgı bezi ile ilişkili olduğu için kan dolaşımını ve deriyi etkiler. Boğaz çakrası; boyun, boğaz ve çene, kulaklar, ses telleri, soluk borusu, yemek borusu, bronşlar ve kolları yönetir. Tiroid bezleri ile doğrudan ilişki kurar. Ajna çakra yani üçüncü göz çakrası; yüz, gözler, kulaklar, burun, sinüsler, beyincik ve merkezi sinir sisteminde yer alır. Hipofiz bezi, ajna çakranın salgı bezi olarak görev yapar. Son olarak tepe çakrası olarak da bilinen taç çakra ise beyinde bulunur ve epifiz bezini yönetir.
Özet olarak vücuttaki çakralar omurga hizasında, kuyruk sokumundan başın en tepesine doğru kök çakra, sakral çakra, solar plexus çakra, kalp çakrası, boğaz çakrası, üçüncü göz çakrası ve taç çakra şeklinde sıralanır.
Kök çakra (Muladhara çakra)
Omurganın tabanında yer alan kök çakra; güven, yaşamsal ihtiyaçlar, öz bakım, aidiyet hissi ve bedeni arındırmak ile görevli enerji merkezi olarak tanımlanır. Bacaklar, ayaklar, anüs, kemikler, dişler ve adrenalin bezleriyle ilişkilendirilir. Dolayısıyla bu noktalarda yaşanan herhangi bir sorun, kök çakrada oluşan bir dengesizliği ifade eder. Bu dengesizlik hali; aşırı kilo alımı, aşırı hırs ve açgözlülük gibi durumlarla kendini gösterebilir. Kök çakrayı dengelemek için çeşitli mudralar ve yoga duruşları tercih edilebilir. Toprak elementi ve kırmızı renkle bağlantılı bir enerji merkezi olduğu için bu element ve renkle ilişki kurmak faydalı olabilir.
Sakral çakra (Svadisthana çakra)
İkinci çakra veya cinsel çakra olarak da bilinen bu enerji merkezi; duygularımızı yaşamamıza, o anın içinde var olmamıza ve kendimizi akışa teslim etmemize yardımcı olur. Svadisthana, Sanskritçede kişinin kendi yeri ve zemini anlamına gelir. Bu çakra; ürogenital sistem, böbrekler, ince bağırsaklar, deri, kollar ve fiziksel bedenimizdeki tüm sıvılarla ilgilenir. Vücudumuzda bulunan kan, idrar ve menstrüasyon gibi sıvılar bu çakra tarafından kontrol edilir. Svadisthana çakra; duygularımızı, arzularımızı, zihnimizde oluşturduğumuz kalıpları ve içgüdülerimizi etkiler. Bizi, tüm duygularımızı olduğu gibi kabul etme konusunda cesaretlendirir. Sakral çakramız dengede ise hayata karşı direnmek yerine kendimizi akışa teslim ederiz. Eğer dengede değilse bağlı bulunduğu organlarla veya vücut sıvılarımızla -dolaşım bozuklukları gibi- ilişkili sorunlar görülebilir. Gereğinden fazla çalışması durumunda cinsel bağımlılık, az çalışması durumunda ise zevkten korkma gibi sorunlar yaşanabilir. Bu tarz durumlarda su elementiyle bağlantılı bu çakrayı dengeleyecek egzersizler ve mudralar yapılarak bu enerji düzenlenebilir ve turuncu renkle ilişki kurulabilir.
Solar plexus çakra (Karın çakrası)
Manipura çakra adı verilen bu enerji merkezi ise sindirim sistemine ait organlarımızı temsil eder. Sindirim ve metabolizma, bu enerji merkezi tarafından yönetilir. Üçüncü çakramızın dengelenmesi, rehaveti üzerimizden atar ve bize harekete geçme gücü verir. İçsel enerjimizi dengelememize yardımcı olur ve kendi kaderimize yön verme duygumuzu geliştirir. Bu sayede daha fazla risk almayı, yeniliğe ve değişime açık olmayı öğrenebiliriz. Karın çakrasında oluşan herhangi bir dengesizlik; fiziksel olarak sindirim ve mide sorunlarına, yeme bozukluklarına neden olabilir. Bu çakra; olması gerekenden fazla çalıştığında ise mükemmeliyetçilik, öfke ve nefret gibi olumsuz duygular açığa çıkabilir. Tüm bunları dengelemek için suryanamaskar yoga pratiği ve ateş elementi egzersizleri yapılabilir, kırmızı renk hayatın her alanında daha fazla kullanılabilir.
Kalp çakrası (Anahata çakra)
Çakra sisteminin tam merkezinde yer alan kalp çakrası, ruhumuzu temsil eden denge noktamız olarak kabul edilir. Bu çakra, ruhumuz ile dış dünyada karşılaştığımız olayları bir araya getirerek bunları dengelememize yardım eder. Kalp çakramızın sağlıklı ve dengeli bir şekilde çalışması, bizim evrenle uyum ve barış içinde olmamızı sağlar. Sevgi anlayışımızı ve diğer insanlarla kurduğumuz sevgi bağlarını etkiler. Hava elementi ile ilgili olduğu için enerjiyi havadan alır ve havaya verir. Kalp çakramız yetersiz çalışıyorsa daha çekingen davranışlar içinde olabilir, kendimizi yetersiz hissedebilir veya empati kuramayabiliriz. Bu durumdan sosyal ilişkilerimiz de etkilenir. Kalp çakramız gereğinden fazla çalışıyorsa kalp ve tansiyon sorunları yaşayabilir ya da kıskançlık ve bağımlılık gibi durumlarla karşılaşabiliriz. Kalp çakrası yeşil renkle ifade edilir ve pozitif enerjiyi simgeler.
Boğaz çakrası (Vishuddha çakra)
Ses ve ether elementi ile ifade edilen bu çakra; boyun, boğaz, çene, ses telleri, solunum organları, gırtlak ve tiroid bezlerinin bulunduğu bölgeyi etkiler. İç sesimizle kendi yolumuzu bulmamıza yardımcı olur, dürüstlükle ilgilenir ve iletişim kurarken kendimizi ifade edebilme becerimizi belirler. Kelime anlamı olarak Sanskritçede saflaştırmayı ve arındırmayı ifade eden vishuddha, sakinliği ve dinginliği sembolize eder. Dengeli beslenme ve yoga pratikleri ile stresten ve yüklerden arınabilir, kendi merkezimize dönebiliriz. Deniz gibi mavi rengin yoğun olduğu yerlerde bulunmak, boğaz çakrasını dengeleyebilir. Boyun sertliği ve hipotiroid gibi sorunlar ile çene kemiği problemleri; boğaz çakrasının yetersiz çalıştığını gösterir. Bu çakra fazla çalıştığında ise yeterince dinlememe, fazla konuşma veya işitsel sorunlar görülebilir.
Üçüncü göz çakrası (Ajna çakra)
Ajna, Sanskritçede algı ve emir merkezi olarak tanımlanır. Üçüncü bir ruhsal gözü temsil eder ve geleceğe dair hayaller yaratmamızı, fotoğrafik hafızanın ve sezgilerin güçlenmesini sağlar. Fiziksel olanın ötesinde ruhsal olanı görmemize yardımcı olur ve yüksek benliğimizle bağlantı kurmamızı sağlar. Duru görü, şifacılık ve psişik güçlerle ilgili yetenekleri ortaya çıkarır. Ajna çakra çok çalıştığında baş ağrısı, konsantrasyon güçlüğü ve halüsinasyon gibi durumlar yaşanabilir. Gereğinden az çalıştığında ise karşımıza hafızada zayıflık veya görme sorunları gibi rahatsızlıklar çıkabilir. Üçüncü göz çakrasının dengeli olması, yaratıcı düşünceyi ve farkındalığı arttırır. Bu çakrayı dengelemek için özellikle başın önde olduğu yoga pratikleri yapılabilir ve indigo mavi renkli objeler tercih edilebilir.
Taç çakra (Sahasrara çakra)
Bu çakra, manevi olanla kurulan bağlantıyı temsil eder ve bilginin kaynağına açılan kapı olarak nitelendirilir. Başın en üst kısmında yer alan bu çakra; ruhsal açıdan gelişmemizi, farkındalıklı yaşamamızı ve aydınlanmamızı sağlar. Yedinci çakra olan taç çakra, zihnimizi yönetmemize yardımcı olur. Dolayısıyla bu çakra yetersiz çalıştığında zihinde doluluk hissi, baş ağrısı, stresi doğru yönetememe, hayattan keyif alamama gibi sorunlarla karşılaşabiliriz. Gereğinden fazla çalışıyorsa dış dünyadan koparak tamamen içe dönebiliriz. Böyle durumlarda topraklanarak taç çakramızı yeniden dengeye getirmemiz gerekir. Zihnimizi bulanıklaştıran düşüncelerden kurtulmak ve taç çakramızı dengelemek için yoga ve meditasyondan faydalanabilir, beyaz rengi daha çok tercih edebiliriz.