Güneş ve Ay burcu, yükselen burç, doğum haritası gibi ifadeler artık neredeyse herkes için oldukça tanıdık çünkü astroloji, her geçen gün daha popüler bir alan olma yolunda emin adımlarla yürüyor. Astroloji günümüzde daha çok günlük tahminlere, ilişki yorumlarına indirgense de aslında çok geniş ve kadim bir ilim. Özellikle derin tarihi ve bu tarih boyunca şekillenen ekolleri göz önünde bulundurulunca bugün astroloji hakkında popüler anlamda bilinenler epey yüzeysel kalabiliyor. Peki; astroloji nedir, neyle ilgilenir, neye dayanır? Bu soruları yanıtlayabilmek için astrolojinin aslını, tarihteki yolculuğunu ve ekollerini bu yazıda özetlemeye çalışacağız.
Astroloji Nedir, Ne İşe Yarar?
Astroloji; Eski Yunancada yıldız anlamına gelen “astro” ve akıl yürütme, mantık gibi anlamlarda kullanılan “loji” sözcüklerinden oluşuyor. Bu kavramı tanımlamak istiyorsak “Gök cisimlerinin konum ve hareketlerinin dünyadaki yaşamı nasıl etkileyebileceğiyle ilgilenen alan.” diyebiliriz ancak astrolojinin gelecekten haber vermek gibi bir falcılık misyonu olmadığını da vurgulamalıyız.
Uzman astrologlar gelecekte sizi nelerin beklediğini değil, gökyüzündeki etkileşimden nasıl etkilenebileceğinizi tahmin etmeye çalışıyor.
Hayatınızın aşkını ne zaman bulabileceğiniz iddiasından ziyade ruh hâlinizin yeni bir aşka kapı açmaya çok daha uygun olduğu ya da kendinizi daha gergin hissedeceğiniz bir dönemin olasılığı çok yüksekse bunun ilişkilerinize de yansıyabileceği tahminlerini iletiyorlar.
Astrolojiyle ilgili zihinleri en çok meşgul eden konulardan biri “Astroloji bilim midir?” sorusu. Astroloji ve astronomi birbiriyle kıyaslandığında astrolojinin yorumlanabilir bir alan olması, zihinlerde şüphe uyandırabilir. Bununla birlikte popüler kültürün bir parçası hâline gelen astroloji algısı da ne yazık ki oldukça seyreltilmiş ve aslından uzaklaşmış durumda. Oysa uzmanlar tarafından yapılan astrolojik yorumlar, ciddi gözlemler ve istatistikler içeriyor. Gök cisimlerinin kütlesel ağırlığı, kendi çevrelerindeki elektromanyetik etkileri, gezegenler arasındaki çekim kuvvetleri gibi tüm fiziksel unsurlar; astrolojik çalışmaların temelini oluşturuyor. Bu unsurlar çerçevesinde yapılan gözlemlerin okunabilmesi için ise detaylı matematiksel hesaplar ve istatistiksel analizler gerekiyor. Dolayısıyla astrolojinin astronomi, fizik, matematik gibi bilimlerle hareket eden; gözlem ve istatistiklere dayanan bir bilim dalı olduğunu söyleyebiliriz. Analitik psikolojinin kurucusu olan Carl Gustav Jung da gök cisimleri ile psikoloji arasındaki etkileşimi kabul ediyordu. Jung; gökyüzü hareketliliğinin insan psikolojisi üzerinde her an devam eden bir etkisi olduğunu, astrolojinin psikolojik çalışmalara büyük katkı sağlayacağını savunarak psikolojik astrolojinin temellerini atmış ve Londra’daki Psikolojik Astroloji Merkezi’ni kurmuştu. Şunu da eklemeliyiz ki gökyüzündeki hareketliliği okuyabilmek, ciddi bir eğitim ve bilgi birikimi gerektiriyor. En doğru yorumlar, gerçekten uzmanlaşabilmiş astrologlar tarafından yapılabiliyor. Siz de bu yorumlarla kendinizi ve ruh hâlinizi keşfedebilir, evrendeki dengenin sizi hangi yönde ve ne kadar etkileyebileceğini öğrenebilirsiniz. Bu açıdan astrolojiyi bir yaşam kılavuzu olarak görebilirsiniz.
Hayatın içerisinde tamamen savunmasız ve doğaçlama bir çabayla yürümek yerine astrolojiyle yaşam farkındalığınızı arttırabilirsiniz.
Astrologlar, insan yaşamı üzerine tahminler yürütürken Zodyak üzerindeki 12 burca ve bu burçların gök cisimleriyle ilişkisine odaklanıyor. Her bireyin burcunu, yükselen burcunu ve doğduğu anda gökyüzündeki enerjiyi tespit edebilmek için doğum haritası çıkarılıyor. Horoskop adı da verilen bu harita, uzman astrologlar tarafından okunuyor ve bu sayede harita sahibinin karakteristik özellikleri, yaşamındaki belli dönüm noktaları, önemli kararlar verebileceği doğru zamanlar gibi pek çok konuda yorumlar yapılıyor.
Doğum haritasının ne olduğu ve nasıl çıkarılacağıyla ilgili daha detaylı bilgi almak için “Doğum Haritası Nedir?” başlıklı içeriğimizi okuyabilirsiniz.
Astrolojide kullanılan bir diğer harita da “sinastri haritası”. Bu yöntemle iki farklı kişinin haritaları üst üste konularak okunuyor ve burçların uyumu, harita sahiplerinin birbirleri üzerindeki etkileri gibi konular yorumlanıyor. Bu haritayla sadece partnerinizle değil; kardeşinizle, çocuğunuzla, patronunuzla aranızdaki ilişki üzerine de derin ve detaylı yorumlar almanız mümkün. Sinastri uzmanları; ilişkilerinizin enerjisi, mutluluk veya gerginlik sebepleri, uzlaşma yolları gibi pek çok noktadaki olasılıkları sizinle paylaşarak hayatınızı kolaylaştırabiliyor.
Yaşamınız boyunca size bir kılavuz olabilecek bu haritalar ve astroloji uygulamaları, daha önce de belirttiğimiz gibi Zodyak üzerindeki 12 burcu temel alıyor. Bu yüzden burçların insanları neden ve nasıl etkilediği gibi sorular da astrolojiyi doğru anlama noktasında oldukça önemli. Burç gruplarıyla ve evreni oluşturan dört elementle açıklayabileceğimiz bu konuya geçmeden önce astrolojinin tarihine ve türlerine kısaca değinmek istiyoruz.
Astrolojinin Ortaya Çıkışı ve Astroloji Türleri
Hepimiz yaşamımız boyunca varoluş sebebimizi anlamaya çalışıyoruz. Bunun için doğaya, edebiyata, müziğe, başka birçok sanat dalına yöneliyor ve hayatlarımızı anlamlandırmak istiyoruz. Astroloji de kim olduğumuzu, neden var olduğumuzu, yaşamımız boyunca ne yapacağımızı anlama çabalarımızın sonucu olarak doğmuş. Gökyüzü ve mavi göğün ardındaki sonsuz evren, insanlığın her döneminde bilinmezliklerle dolu olduğu için bizde hep merak uyandırmış. Orada olan biten her neyse dünyayı da etkilediği bilinciyle gezegenlere tanrılık bile atfedilmiş. Bu merakla yüzyıllar boyunca gökyüzündeki tüm hareketler izlenmiş ve astrolojinin temelleri de bu sayede atılmış.
Yıldızların ve gezegenlerin hareketliliği, konumları gibi unsurların dünyadaki yaşama etkilerinin çeşitli matematiksel hesaplarla gözlemlenmesi oldukça eski tarihlere dayanıyor. Zaman içerisinde farklı yöntemler ve bakış açıları gelişince ise çeşitli astroloji ekolleri oluşmuş.
Babil Astrolojisi
İnsanlık tarihinin ilk dönemlerine dair ulaşılabilen somut veriler kısıtlı olduğu için pek çok alan gibi astrolojinin geçmişi de karanlıkta kalıyor. Bu karanlığı aydınlatan mucize ise tabii ki yazı olarak karşımıza çıkıyor. Ulaşılabilen en eski astroloji metinleri, MÖ 1700’lü yıllarda Babiller tarafından yazılıyor ve bunların bir parçası olan Venüs Tabletleri, bugün hâlâ British Museum’da sergileniyor. Enuma Anu Enlil ismindeki bu tabletlerde “Anu” ile gökyüzü tanrısı, “Enlil” ile yeryüzü tanrısı kastediliyor. Babiller; astrolojiyi hava durumu, doğal afetler, toprak verimliliği gibi hayatlarını büyük ölçüde etkileyen durumların tahmini için kullanıyordu. Güneş ve Ay hareketliliğinin yeryüzünü ne kadar etkilediğinin farkındaydılar. Bu yüzden Güneş tanrısı Şamaş ve Ay tanrısı Sin’in her hareketini izleyip hayatlarını buna göre şekillendirmeye çalıştılar. Babil astrolojisinde başlangıçta beş gezegen vardı ve bu gezegenler de tanrı bilinciyle ilişkilendiriliyordu. Sonraki zamanlarda ise Babiller 12 takımyıldızı buldular ve “ev” diye isimlendirdiler. Babillerin bu keşfi, bugünkü 12 burcun temelleriydi. Bu evlerden her biri; yaşam, ekonomi, sağlık, evlilik, kardeşler, ebeveynlik, çocuklar, ölüm, din, ahlâk, dostluk ve düşmanlık şeklinde 12 farklı unsuru temsil ediyordu.
Babil astrolojisi, döneminin kısıtlı imkânlarına rağmen pek çok ciddi keşfe sahip. MÖ 700’lü yıllardaki Kral Asurbanipal döneminden kalan 15 tablet, ciddi gözlem ve yorumlar içeriyor. İlk yıldız kataloğu olduğu düşünülen MUL.APIN de bu tabletlerle aynı döneme ait. Ayrıca MÖ 410 yılına ait olan ilk doğum haritası da Babil Kralı Adad-shuma-usur’un oğlu için hazırlanmış. Tüm bunlarla birlikte MÖ 280’de Berossus adlı bir rahip tarafından açılan ilk astroloji okulu da Babillerin astrolojiye verdikleri önemin ve katkılarının bir göstergesi.
Helenistik Astroloji
MÖ 1. yüzyıla geldiğimizde Mezopotamya’da Babillerin oluşturduğu astrolojik birikimin yanı sıra Mısırlıların Dekan astrolojisi de gelişim sürecindeydi. Dekan astrolojisi zaten Babillerin etkisindeydi ve daha çok doğum haritaları üzerinden ilerliyordu. Bu dönemde Antik Makedonya Kralı Büyük İskender, Mezopotamya ve Mısır topraklarında büyük fetihler gerçekleştirince iki astrolojik ekol buluşmuş oldu. Babil ve Dekan astrolojilerini bir araya getiren Helenistik astroloji, önce Yunanistan’da yayıldı. Daha sonra hem Avrupa hem Orta Doğu’daki astrolojik yaklaşımlar da Helenistik astrolojinin izleriyle şekillendi.
Helenistik astroloji, 12 gökevini merkeze alarak insanların doğduğu saatlerdeki yıldız ve gezegen konumlarından bir harita oluşturuyordu. Bu yüzden “horoskopik astroloji” ismiyle de anılıyordu. Burçların yükselenleri bu dönemde keşfedildi. MS 2. yüzyıla gelindiğinde İskenderiyeli Batlamyus, o zamana kadar ulaşılan tüm astroloji bilgisini derleyip Tetrabiblos isimli kitabı yazdı.
Çin Astrolojisi
Çin astrolojinin geçmişi MÖ 2. yüzyıla kadar uzanıyor ve diğer astroloji türlerinden farklı olarak kökenleri tamamen Çin felsefesine dayanıyor. Bu astroloji türüne göre insanların kaderini ve şansını, doğdukları andaki gezegen ve yıldız konumlanmaları belirliyor. Kader ve şans kavramları doğru tanımlanıp astrolojik bulgularla bilinçli bir şekilde yönetilebilirse insanların hayatlarını iyileştirebileceğine, daha iyi ve mutlu yaşayabileceğine inanılıyor. Bu yüzden de astroloji, Çinliler için çok önemli. Hatta miladi takvimin yanında kullandıkları geleneksel Çin takviminde yıllar, aylar ve günler astronomik olaylara göre hesaplanıyor. Çin astrolojisinde de 12 burç var ama bu burçlar aylara göre değil, yıllara göre ayrılıyor. Doğduğunuz yıla göre belirlenen Çin burçları, birer hayvan ismi ve sembolüyle anılıyor. Çin kültüründe ve Taoizm’de önemli bir yeri olan ying-yang felsefesini, astrolojide Güneş ve Ay simgeliyor. Güneş’in yang, Ay’ın yin olduğu bu felsefeye göre tüm evren birbirine zıt olan bu iki güç arasındaki çekişmelerin sonucunda oluşmuş. Dolayısıyla bu astroloji yaklaşımında Güneş ve Ay, birbirine zıt iki kutbu ifade ediyor.
Çin astrolojinin asıl adı ise “Kaderin Dört Sütunu”. Her bir sütun kişinin doğduğu yılı, ayı, günü ve saati temsil ediyor. Su, toprak, ateş, odun ve metalden oluşan beş element; ikişer ikişer sütunlara dağılıyor ve kaderinizin okunabileceği bir tablo oluşturuyor. Alıştığımız astrolojik yaklaşımlardan epey farklı olan bu ekolde tabloları okuyup yorumlayabilmek için Çin astrolojisine ciddi derece hâkim olmak gerekiyor.
Batı Astrolojisi
Batı astrolojisi, Helenistik astrolojinin Avrupa’da yayılması sonucunda gelişmeye başladı. Büyük oranda horoskopik temelli olan bu astroloji yaklaşımı, Tetrabiblos’un da devamı niteliğinde. Batı astrolojisinde doğum haritanızın çıkarılabilmesi için üç temel veriye ihtiyaç var: İlki gün, ay ve yıl şeklindeki doğum tarihiniz. İkincisi doğduğunuz saat ve dakika. Üçüncüsü ise doğduğunuz yer. Bu üç verinin doğruluğu, haritadan elde edilecek bilgileri de doğrudan etkiliyor. Doğum saatinizdeki 4 dakikalık hata, haritanızda da bir derecelik hata payına sebep oluyor. Haritanız tamamen doğru olduğunda ve uzman bir astrolog tarafından okunduğunda ise kişilik analiziniz, muhtemel gök hareketlerinden nasıl etkilenebileceğiniz gibi sonuçlara ulaşılabiliyor. Burcunuzu öğrenmek içinse sadece doğum tarihinizden emin olmanız yeterli oluyor.
Modern Batı astrolojisi Güneş, Ay ve ana gezegenlerin yörüngelerini kapsayan Tropikal Zodyak’ı kullanıyor. Tropikal Zodyak, 12 burcu eşit aralıklarla taşıdığı için “Burçlar Kuşağı” ismiyle de biliniyor. Astrologlar bu 12 burcun gezegenlerle, yıldızlarla ve asteroidlerle ilişkisini inceliyor ve insanları nasıl etkileyeceğini tahmin etmeye çalışıyor. Ayrıca burçlar dört elementle ilişkilendirilerek gruplara ayrılıyor ve her bir grup kendi içerisinde karakteristik benzerlikler oluşturuyor. Batı astrolojisini daha iyi anlayabilmek için burç gruplarına da göz atmamız gerekiyor.
Burçlar ve Burç Grupları
Helenistik kökenli Batı astrolojisi, kozmosun bir bütün olduğu temeline dayanıyor. Birey ve çevresindeki her şey, tek bir organizmanın parçası olarak kabul ediliyor. Bu organizma ise dört ana elementten oluşuyor: hava, ateş, toprak ve su. Doğadaki elementlerin karakter özellikleri, insanların karakter ve davranışlarını da etkileyebiliyor. Bu yüzden herhangi bir burcun özelliklerini anlayabilmek için hangi gruba dahil olduğunu bilmek gerekiyor.
Batı astrolojisindeki burçlar ve tarihleriyle ilgili kısaca bilgi vermeye çalışacağız. Bu konuda hazırladığımız detaylı içeriği okuyabilmek için “Burçların Elementleri” başlığına tıklayabilirsiniz.
Su Burçları
İçine kapanık, derin ve gizemli bir karaktere sahip olan su burçları; çok duygusal olabilir, çevrelerindeki insanlarla kolayca empati kurabilirler. Sezgileri son derece güçlü olur. Sevdiklerine tutkuyla bağlanır, onları mutlu etmeyi önemserler.
- Balık (20 Şubat – 20 Mart)
- Yengeç (22 Haziran – 22 Temmuz)
- Akrep (24 Ekim – 22 Kasım)
Hava Burçları
Hava burçları, tıpkı elementleri gibi özgürce yayılmaya meyilli bir karaktere sahip olur. Evde olmaktan pek hoşlanmaz, yeni yerler keşfetmeyi severler. İletişim kurmakta çok iyi olurlar, kolayca arkadaş edinip sosyalleşebilirler.
- Kova (21 Ocak – 19 Şubat)
- İkizler (21 Mayıs – 21 Haziran)
- Terazi (24 Eylül – 23 Ekim)
Toprak Burçları
Bu gruptaki burçlar, yere toprak gibi sağlam basarlar. Epey kararlı, sabırlı ve çalışkan olur; bir kararlarını hayata geçirmek istediklerinde kolay kolay pes etmezler. Uzun vadeli planlar yapıp kendilerini güvende hissetmek isteyebilirler.
- Oğlak (22 Aralık – 20 Ocak)
- Boğa (21 Nisan – 20 Mayıs)
- Başak (24 Ağustos – 23 Eylül)
Ateş Burçları
Ateş grubundaki burçları sıcakkanlı, yaratıcı ve cesur olarak niteleyebiliriz. Enerjik bireyler olan ateş burçları organizasyon yapmak, topluluklara liderlik etmek gibi aktivitelere bayılırlar. Hayatın içine cesurca atılır, risk alır, duygu ve düşünceleriyle ilgili gayet açık olabilirler.
- Koç (21 Mart – 20 Nisan)
- Aslan (23 Temmuz – 23 Ağustos)
- Yay (22 Kasım – 21 Aralık)
Siz de gökyüzündeki hareketlerin yaşamınızı nasıl etkileyeceğini öğrenmek için astroloji ilminden yararlanabilir, astrolojik verilerden faydalanarak hayatınızla ilgili daha isabetli kararlar alabilirsiniz.